Wednesday, May 05, 2010

Eve ellerim kollarım dolu gelmiştim. Kapıyı gürültülü bir şekilde açıp içeriye girdim. Salonda, salondaki büyük kanepede bir kız uyuyordu. Arkası dönük olduğu için kim olduğunu anlayamamıştım ama yine de şaşırtıcı bir durumdu. Poşetleri kapının yanına bırakıp kanepeye yaklaştım. Kumral, uzun saçlı, makyajı akmış, yine de güzel bir kızdı. Öyle derin uyuyordu ki kapıyı açışımı bile duymamıştı. Ev arkadaşımın bir arkadaşı olmalıydı. Fazla ses çıkartmamaya çalışarak kapının yanına bıraktığım torbaları alıp mutfağa geçtim. Ev arkadaşımı mutfakta otururken gördüm. O da ses çıkartmamaya özen gösteriyordu. Biraz konuştuktan sonra yiyecek birşeyler hazırlamaya karar verdik. Masaya tabak koyarken arkadaşın da yer mi bişeyler? dedi. Ne? diyebildim. Suratıma bön bön baktı. İçeride uyuyan kız senin arkadaşın değil mi? dedi. Dehşete kapılmıştım. Hayır saçmalama, tanımıyorum. Ben de senin arkadaşın sandım dedim. Ev arkadaşım ikna olmamıştı. Aman çok korktum. Oğlum biraz yaratıcı ol lan. İçeride tanımadığımız biri mi yatıyor yani. dedi. Korkuyla suratına baktım. Tek kelime etmeme gerek kalmadan işin ciddiyetini anlamıştı. Bir süre ne yapacağımızı bilemeden durduk. Sessizliği bozan o oldu. Salonda hiç tanımadığımız bir kız uyuyor dedi. Endişeyle başımı salladım. Yüzüne dikkatle baktın değil mi diye sordu. Yine hızla başını salladım. Ve onu hayatın boyunca hiç görmedin? Hayır dedim. Hiç tanımıyorsun? Hayır dedim. Bir dakika sustu. Ne yapacağız dedim endişeyle. Uyandırıp kim olduğunu soracağız dedi. Mantıklıydı.

Ne yazık ki söylemesi yapmasından daha zordu. İki adam uyuyan kızın başına dikildik. Yüzüne bir daha baktım. kendimi zorlamama gerek yoktu. Tanıdığım kız sayısı zaten belliydi. Bu kızı hayatımda ilk kez görüyordum. Ev arkadaşım da kararsız kalmıştı. Kızı nasıl uyandıracağını kestiremiyordu. Doğrusu ikimiz de hayatımızda hiç uyuyan bir kızı uyandırmamıştık ve şimdi de ne yapacağımızı bilmiyorduk. Herşeyden önce kız öyle derin uyuyordu ki seslenerek uyandırmak mümkün görünmüyordu. Bu durumda ona dokunmak gerekecekti. Omzundan tutup sarsabilirdik. Yine de çekiniyorduk. Hem uyandığında başında hiç tanımadığı iki adam görünce korkabilirdi. Çığlık atabilirdi. Ağlayabilirdi. Bunları düşündükçe kanepeden uzaklaşmak istiyordum. Öte yandan bu bizim kanepemizdi ve kızdan bir açıklama bekliyorduk. Kim olduğunu ve eve nasıl girdiğini açıkladıktan sonra uyumaya devam edebilirdi hatta. Ben bunları düşünürken ev arkadaşım kızın kolunu tuttu. Hafifçe salladı. Kız omzunu kendine doğru çekti sonra da kanepede döndü. Uyanmamıştı, bize sırtını dönmüştü. Daha da kötüsü beli açılmıştı. Benim endişelerime karşılık ev arkadaşım işin peşini bırakmadı. Kızın omzunu tutup yine hafifçe salladı. Kız birşeyler mırıldandı ama ne dediğini anlayamadık. Uyumaya devam ediyordu. Ev arkadaşıma baktım. O da ne yapacağını bilmiyordu. Derse geç kaldığım günler beni nasıl hayvanca sarsarak ve bağırarak uyandırdığını hatırladım. Pek çok uyandırma metodu bildiğini tecrübelerime dayanarak söyleyebilirdim ama bunları kızın üzerinde deneyemezdi. Onu nasıl uyandıracağını henüz bulamamıştı ama benim gözümdeki yerini de korumaya çalışıyordu bunu anlayabiliyordum. Pardon dedi, çatallaşmış bir sesle. Boğazını temizledi. Yeniden pardon dedi. Bakar mısınız? Durumu gerçekten çok komikti. Ama gülemiyordum. Ne diyeceğini bilemiyordu. Yol sormaya çalışan bir adamın saçma kibarlığıyla uyuyan bir kızı uyandırmaya çalışıyordu. Şansını bir kez daha denedi. Kolundan tuttu ve pardon dedi. Kız hala uyuyordu. Kanepenin önünde yere oturdum. O da oturdu. Ne yapacağımızı bilmiyorduk. Kısık bir sesle müzik mi açsak acaba dedim. Saçmalama diye fısıldadı. Kendiliğinden uyanmasını bekleyelim dedim. Ses çıkarmadı. Çok şaşırmış ve biraz da bozulmuş görünüyordu. Yenilgiyi kabullenmek istemiyordu. Ama sonuç ortadaydı. Salonda kanepede yatan hiç tanımadığımız bir kız vardı. Biz de kanepenin önünde oturmuş iki uzatmalı son sınıf öğrenciydik. Biraz kızı inceledim. Saçları dağılmıştı. Siyah bir pantolon giyinmişti. rockçılara benziyordu. Açılan beline korkak bir bakış fırlattım. Teni pürüzsüzdü. İçimden onu uyandırmak değil saçlarını okşayarak uyumasına devam etmesini söylemek geçiyordu. 6 yıldır üniversitedeydim ve ilk defa evimde bir kız uyuyordu. Onunla yakın arkadaş olabilirdik. Uyandığında kahvaltı hazırlayabilirdik. Muhabbet ederek uzun bir kahvaltı yapabilirdik. Sonra sevgili olabilirdik. Bir akşam film izlerken ona açılabilirdim. Hangi bölümde olduğunu bilmiyordum ama arkadaşları da bize gidip gelebilirdi. Büyük bir grup olabilirdik. Yazın tatillere çıkabilirdik. Kanepeye biraz daha yaklaştım. Yüzüne bir kez daha baktım. Aslında çok güzel bir kız sayılırdı. İçimde birşeylerin kıpırdandığını hissediyordum. Tam o esnada kız gözlerini kırpıştırmaya başladı. Heyecanla geri çekildim. Ev arkadaşım da yanımda ayakta duruyordu. Kız uyanmıştı. Doğruldu ve bize baktı. Bakışlarında kuşku vardı ama korkmamıştı. Hemen geri çekildik. Utanmıştım. Uyurken onu incelediğimizi düşünecekti. Bizden korkmasını istemiyordum. Evden gitmesini de istemiyordum. Beceriksizce gülümsedim. Suratımın çok aptalca göründüğünü hissediyordum. Günaydııın dedi ev arkadaşım. Şaşkınlıkla ona baktım. Uyandırmak istemedik ama dedi ve gülümsedi. Kız cevap vermedi. Ev arkadaşıma tersler gibi baktı, bana bakmadı bile. Başı ağrıyordu anlaşılan. Başını tutup suratını ovuşturdu. Aşık oluyordum. Ayağa kalktı. Salonun bir köşesine doğru gidip çantasını açtı. Eşyalarının orada olduğunu görmemiştim bile. Herşeyi yerli yerinde bulduğunda bize güveneceğini düşündüm ve gururlandım. İçten içe yardım istemesini veya teşekkür etmesini bekliyordum. Çantasından bir sigara çıkardı, bir süre çakmak aradı. Sonra ev arkadaşıma dönüp ateş var mı dedi. Ev arkadaşım inanılmaz bir hızla mutfağa gidip bir çakmak bulup getirdi. Kızın sigarasını kendi yaktı. Aç mısın birşeyler hazırlıyorduk biz de dedi. Şaşkınlıktan küçük dilimi yutmak üzereydim. Kıza kur mu yapmaya çalışıyordu? Bozulmaya başlamıştım. Hem daha kim olduğunu öğrenmemiştik bile. Eve nasıl girdiğini de. Kafamdaki sıraya uygun değildi olanlar. Kız sigaradan derin bir nefes çekti. Sonra ev arkadaşıma dönüp Mürsel nerde? dedi. Mürsel mi??? Mürseli nereden tanıyordu? Fazla düşünmeme gerek kalmadan içerden benim eşortman altımı giymiş ve yeni uyanmış Mürsel geldi. Kızın beline sarıldı. Kız onu sertçe itti. Mürsel her zamanki yılışıklığıyla birşeyler geveledi. Kızdan özür diledi. Herşeyi anlamıştım. Mürselle birlikte gece gelmişlerdi. Mürsel'in eve nasıl girdiğini düşünmemize gerek yoktu. 1. katta olan evimize her zaman balkon penceresinden girerdi. Kız bu esnada siyah hırkasını giyindi. Mürsel'le biraz konuştu. Sinirleri yatışmış gibiydi. Bize hiçbirşey söylemedi. Kapıyı çekip çıktı.