Friday, September 11, 2009

mercimek çorbasının içine patates ve rondodan geçirilmiş maydonoz sapı da koyuyordu. onlar kaynarken pirinç ıslattı. sonra etleri haşladı, geniş büyük bir borcama aldı, suyunu süzdürdü, üzerine sosunu hazırladı döktü, fırına verdi. buzdolabına içecekleri koydu soğusun diye. sonra düdüklüsünü indirdi, soğanlarını doğradı, zeytinyağını döktü, önceden ıslattığı barbunyaları koydu. düdüklü ateşteyken, fırını açıp etleri kontrol etti, biraz daha pişmeleri gerektiğine karar verdi. çorba olmuştu, ateşten aldı. hemen yufkaları çıkardı. ıspanak çıkardı, bol suda yıkadı, süzdü, yeniden yıkadı. doğrayıp soğanla birlikte öldürdü. ıspanaklı böreğini bitirdiğinde etler de olmuştu, onları çıkarıp fırın sıcakken böreğini koydu. düdüklünün düdüğü ötüyordu, yarıma getirdi altını. dolaptan bir demet semizotu çıkardı. iyice yıkadı ayıkladı, bir daha yıkadı, doğradı. ayrı bir kapta sarmısaklı yoğurt hazırladı, semizotunu doğrayıp karıştırdı. sonra şekerli sütünü hazırladı. güllacı çıkardı, orta boy bir tepsi çıkardı. bitirip üzerini de süsledikten sonra pilav tenceresini çıkardı biraz tereyağı eritti, bir avuç şehriyeyi koyup kavurdu, sonra pirinçleri ve suyunu koydu. kapağını kapadığında börek de olmuştu. böreği soğusun diye çıkardı. orta boy bir soğan, domates, salatalık, nane, roka, yeşillik çıkardı, hepsini bol suda yıkadı, doğradı. büyük servis kabında karıştırdı. üzerine tuz, yağ, limon döktü. pilav da hazır olmuştu. kapağını kaldırıp temiz bir örtü serdi, demlenmesi için tekrar kapattı. hemen içeri gidip sofrayı hazırladı, tabakların üzerine kaselerini yerleştirdi, çatal bıçak çıkardı, uygun renk peçete seçti. bardakları koydu. içecekleri çıkardı. pideyi doğradı. bir şeyi unutmuş gibi hissediyordu kendini, etrafına şöyle bir bakındı, etler soğumasın diye hala sıcak olan fırına koydu, servis edinceye kadar çıkarmamaya karar verdi. zeytinyağlı barbunyayı beyaz bir kaseye alıp üzerine maydonoz doğradı. sofraya tuzluk biberlik götürdü, çorbasına almak isteyen olursa diye limon doğradı, sıktı, onu sofraya koydu. aklı karışmıştı. bir şey vardı, ne olduğunu anlayamıyordu.
tam o esnada kapı çaldı. hemen gidip kapıyı açtı. kapıdaki kişinin söylediklerini duyunca unuttuğu şeyi hatırladı ama sevinse mi üzülse mi bilemedi....
-yarın hepsini hepsini yeniden yapacaksın.